Bu Blogda Ara

11 Nisan 2011 Pazartesi

ALLAKİ GELİŞİM

KOHLBERG’İN AHLAK GELİŞİM KURAMI

I. Gelenek Öncesi Dönem;

Bu düzeyde kişi iyi-kötü, doğru-yanlış gibi kültürel kural ve değerlere açıktır. Ancak bunları, ceza ödül gibi fiziksel sonuçlarına göre ya da bu kuralları ortaya koyan kimselerin fizik gücüne göre değerlendirir. (Kağıtçıbaşı,1999); Bu düzeyin temel özelliği otoriteye körü körüne bağlılık ve karşılıklı somut bireysel çıkarlara dayalı ilişkidir. “kuvvetli olan kazanır” düşüncesi gerisindeki temel felsefedir.

evre: İtaat ve Ceza Yönelimi:
Bu devrede davranışın sonuçları, o davranışın iyi yada kötü olduğunu tayin eder. Bir davranış cezalandırılıyorsa kötü, cezalandırılmıyorsa iyidir. Cezadan kurtulmak ve yetkiye karşı tam riayet kendi başına değerlidir. Çocuk için büyüklerin sözünden çıkmamak önemlidir, çünkü onlar büyük ve güçlüdür. Başın derde girmemesi önemlidir. Ahlak gelişiminin bu evresindeki bir öğrenci yakalanmadığı sürece kopya çekmeyi doğal bir davranış olarak değerlendirir. Yine bu evredeki bir vergi sorumlusu cezalandırılmaktan kaçındığı için vergisini ödemekte olabilir. Bu ahlaki gelişimin evresinde olan bireyler, davranışları, davranışların fiziksel sonuçlarına göre değerlendirir. Yani 5.000.000 TL. vergi kaçıran bir sorumlunun cezası, 1.000.000 TL. kaçıranınkinden fazla olmalıdır.

evre: Saf Çıkarcı Yönelim:
Doğru davranış, kişinin gereksinmelerini tatmin eden davranıştır. Pragmatik alış-veriş kavramı ( sen bana yardım et, ben sana ederim ), sevgi, bağlılık ve adalet kavramı yerine geçerlidir. Çocuk, ödüllendirilen davranışları yapar, cezalandırılanlardan çekinir. Bu dönemde “doğru” olan şey, diğer insanların ihtiyaçlarını da dikkate alan, somut ve adil karşılıklı alışveriştir. Bu evredeki kişi “ne kadar verirsem o kadar almalıyım” şeklinde bir yargıya sahiptir. Diğer yandan kurallara; kurallar kişinin ihtiyaçlarını karşıladığı sürece uyulur. Bu evredeki bireyin düşüncesine göre kişinin kendi çıkarları ve ihtiyaçları neyi gerektiriyorsa o şekilde davranması gerekir. Bu hak diğer insanlar için de geçerlidir. Diğer insanlarla ilişkilerimizde bu karşılıklı çıkarları gözetmemiz gerekir. Alışverişin adil olması gerekir. Birisi diğerinden fazla veriyor ya da alıyorsa bu yanlış bir durumdur.

II. Geleneksel Dönem

Bu düzeyde, kişinin bir üyesi olduğu ailenin, arkadaş grubunun yada çevrenin beklentileri kendi başına değer taşır. Seçilen referans grubunun doğru kabul ettikleri, çocuğun gözünde de doğrudur. Buradaki tutum sadece sosyal düzen ve beklentilere uymak değil aynı zamanda onlara sadakattir. Mevcut sosyal düzenin korunması ve desteklenmesi ve bu düzenin kurum ve gruplarıyla özdeşleşmek önemlidir. Bu düzey iki devreden oluşur.

evre: İyi Çocuk Eğilimi:
Bu devrede iyi davranış, başkalarını memnun eden, onlara yardımcı olan ya da onlar tarafından takdir edilen davranıştır. Yaygın davranış normlarına uyma ön plandadır. Davranış niyete göre değerlendirilir. ‘İyi niyetli olmak’ önem kazanır. Güven, sadakat, saygı, karşılıklı ilişkilerin devamlılığı ve minnettarlık önem-lidir(21). Doğru, iyi insan olmaktır. Doğru, diğer insanların duyguları ile ilgilenmek, onların beklentilerine cevap vermek ve kurallar doğrultusunda davranmaktır. Doğru davranış, iyi çocuk olma, iyi öğrenci olma, iyi eş olma, iyi anne olma veya baba olma, iyi vatandaş olmadır, doğru davranmanın “iyi olma”nın nedeni çevresinin, kendisi için önemli olan kişilerin onayını alma, onların gözünde iyi olmaktır.

evre: Kanun ve Düzen Eğilimi:
Bu devrede önemli olan, başkalarını memnun edecek davranışlarda bulunmak değil, yerleşmiş kurallar ve sosyal düzeni korumaktır. Doğru davranış, görevini yapmak, otoriteye saygı göstermek, kural ve yasalara uymaktır. Kurulu sosyal düzen eleştirilmeden kabul edilir(21). Kurallara uymanın nedeni, toplumsal sistemin düzenin korunmasıdır. Bunun için de bazı durumlar vicdani değerlerle çatışsa bile, sistem korunmalıdır. “Ya herkes aynı şeyi yaparsa” kaygısı toplumsal düzenin bozulması korkusunu yansıtır.

III. Gelenek Sonrası ( Özerk yada İlkeli) Dönem:

Bu düzeyde geçerliği ve uygulanırlığı olan ahlaki değerleri ve ilkeleri, bunları ortaya koyan grup yada kişilerin yetkilerinden ve kişinin bu gruplarla özdeşleşmesinden bağımsız olarak tanımlama çabası görülür. İlk düzeyde otorite kişinin tamamen dışındadır. İkinci düzeyde kişi otoriteyi içselleştirmiştir, ancak sorgulamaz. Bu üçüncü düzeyde ise kişisel otorite oluşur. Kişi kendi seçtiği, üzerinde düşündüğü ahlak ilkelerine göre yargılarda bulunur. Bu düzeyde de 2 devre vardır.

evre: Kontrat ve Yasaya Uygunluk Yönelimi:
Bu devrede doğru davranış, insan hakları ve toplum yararı gözetilerek toplum tarafından incelenip kabul edilmiş ilkelere uygun davranıştır. Bireyin fikir ve değerlerinde farklılıklar gösterdiği bu devrede, görüş birliğine varma teknikleri önemsenir. Ancak doğru ve yanlışın kişisel değer sorunu olduğu da kabul edilir. Yasal görüş kabul edilmekle birlikte, topluma daha fazla yarar sağlayabilmek için yasaların değişebileceğine inanır. Bireysel farklılıklar gözetilir ve doğal karşılanır. Her birey kendi tercihlerini yapma hakkına sahiptir. Doğru, toplumun temel hak ve değerlerini, temel hukuk kurallarını, grubun kanunları ile çelişse bile korumaktır. Doğru, insanların farklı düşünce ve değerleri taşıyabileceklerini bilerek, bu göreceli değerleri korumaktır. Yaşama, özgürlük gibi temel insan hak ve özgürlüklerini, çoğunluğun görüşüne ters düşse bile korumaktır. Yasalara, üzerinde çoğunluğun anlaştığı toplumsal bir anlaşma olduğu için uymak gerekir. Bu düzeydeki ahlak gelişimine göre çoğunluk anlaşarak, azınlıkta kalanların temel haklarına zarar verecek kanunlar yapamazlar. Bunun için, yasalar kılı kırk yararak hazırlanmalıdır.

evre: Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi:
Bu en yüksek devrede doğru ve yanlış, sosyal düzenin yasa ve kurallarıyla değil, kişinin kendi vicdanıyla ve kendi geliştirdiği ahlak ilkeleriyle tanımlanır. Bu ilkeler somut ahlak kuralları olmayıp genel soyut ilkelerdir. Bunlar, evrensel adalet ilkelerini, insan haklarını ve insana saygıyı içerebilirler.

Kohlberg’e göre ahlak gelişimi bu sıralamada oluşur, çünkü her devrede bir önceki devrede erişilen ahlak gelişiminin bir sentezinin yapılması ve onun ilerisine erişilmesidir. Ancak, her birey 6. devreye kadar çıka-mayabilir. Hatta Kohlberg’in araştırmalarına göre yetişkin bireylerin çoğu 4. devrede kalır.


Görsel Okur Yazarlık
Günlük hayatımızda insanlarla iletişim kurarken, bir şey anlatırken ya da izlerken hangi yolları kullandığımızı bir düşünün. Genellikle en büyük yardımcımız kelimeler olsa da her şeyi yazarak ya da konuşarak anlatamayabiliriz. Sunu yaparken de öğrendiğimiz gibi, bazen resimler ve semboller birçok kelimeden çok daha çabuk ve anlaşılır şekilde anlatacaklarımızı ifade etmemizi sağlar. Bu gibi durumlarda kullanılması için herkes tarafından kabul edilmiş bazı işaretler vardır. Bu işaretleri kullandığınızda vermek istediğiniz mesaj herkes tarafından anlaşılacak ve size zaman kazandıracaktır. Bu işaretleri bilmeniz aynı zamanda günlük hayatınızı kolaylaştırmak için de gereklidir.
Peki, görsel okuryazarlık nedir?
Görsel okuryazarlık, görsellerden anlam çıkartabilmek ve onları yorumlayabilmektir. Görselleri anlamak günlük hayat içinde çok önemlidir ve hiç ummadığınız durumlarda çok yardımcı olabilir.


Dilinizi bilmediğiniz bir ülkede bile ortak işaretler ve semboller sayesinde
birçok şeyi yapabilirsiniz. Mesela havaalanları yol tabelalarında hep bir uçak resmiyle gösterilir. Bu, o dilde havaalanı sözcüğünü bilmeseniz de hangi yöne gideceğinizi bulmanızı sağlar. Kısacası diyebiliriz ki, görsel dil yazılı dilden çok daha anlaşılır ve etkilidir. Kolayca anlaşılır ve her yerde aynıdır.


Bu işaretlere bir başka örnek olarak da, son zamanlarda televizyonda bir program başlamadan çıkan sembolleri verebiliriz. Bu resimler aslında bize o programın içeriği ile ilgili bilgiler veriyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder