Bu Blogda Ara

27 Şubat 2011 Pazar

B.FREDERİC SKİNNER


Skinner hayvanlar üzerinde yaptığı deneylerde pekiştirilen davranışların gösterilme olasılığının çok yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Hayvanlar üzerinde yaptığı bu deneylerden yola çıkarak bilgiyi küçük birimler halinde sunan ve küçük adımlarla öğretim amaçlarına ulaşmayı hedefleyen bir öğretim makinesi tasarlamıştır. Bu öğretim makinesi programlı öğretimin başlangıcını oluşturmuştur.
Burada temel felsefe, öğretimin bireyselleştirilmesi ve hatanın en aza indirilmesi gibi iki önemli yeniliği gerektirmesidir.

Programlı öğretimin ilkeleri:

a) Küçük adımlar ilkesi
b) Etkin katılım ilkesi
c) Başarı ilkesi
d) Anında düzeltme ilkesi
e) Bireysel hız ilkesi

a) Küçük Adımlar İlkesi: Öğretilecek içerik mümkün olduğu kadar küçük parçalara ayrılarak, öğrenciye sunulmalıdır. “ Adım” ya da “ Madde” olarak isimlendirilen bu küçük bilgi parçaları basitten karmaşığa doğru sıralanır. Öğrencinin ilerlemesi küçük adımlarla olmaktadır.
b) Etkin Katılım İlkesi: Programla öğrenci arasında sürekli bir etkileşim vardır. Program öğrenciye her küçük adımda bilgi sunmanın yanında, bu bilginin öğrenilip öğrenilmediğini kontrol amacı ile devamlı soru yöneltir ve öğrencinin bu sorulara cevap vererek etkin katılımı sağlanır.
c) Başarı İlkesi: Yöneltilecek sorular öğrencinin cevaplandırabileceği güçlük derecesinde ve sunulan bilgi ile ilgili olmalı, ipuçları verilmelidir. Hata ve başarısızlıktan kaçınılmalıdır.
d) Anında Dönüt İlkesi: Öğrenciye, vermiş olduğu cevapların doğru olup olmadığı hakkında anında geri bildirim verilir. Böylece öğrenci bir sonraki maddeye geçmeden önce, bir önceki konunun sorusuna vermiş olduğu cevap hakkında bilgi sahibi olur.
e) Bireysel Hız İlkesi: Öğrenci için zaman bakımından bir sınırlama yoktur. Her öğrenci kendi hızına göre ilerler. Böylece çabuk ilerleyen öğrenciler yavaş ilerleyenleri beklemek zorunda kalmaz.

Programlı öğretim tekniğinde öğrenci belirlenen hedef ve davranışlara kendi algı hızı ile bireysel bir çalışma sonucunda ulaşmaktadır. Programlı öğretim araç ve yöntemleri programlı öğretime göre hazırlanmış kitap ve programlı öğretim makinelerini ve bilgisayar destekli eğitim araç ve yöntemlerini kapsamaktadır.

Kaynak: Data Yayınları KPSS kitabı.

BLOOM'UN TAM ÖĞRENME MODELİ

Bloom okulda öğrenme kuramı adını verdiği bu kuramda okul ortamı gibi toplu öğrenmelerde gözlenen bireysel farklılıkların nedenlerini incelemekte ve bu tür bireysel farklılıkları öğrenci, okul ve toplum yararına olacak şekilde en aza indirmek için alınması gereken önlemleri açıklamaya çalışmaktadır.
Kısaca okulda öğrenme kuramı yada tam öğrenme modeli, ek zaman ve öğrenme olanakları sağlandığında, hemen hemen tüm öğrencilerin okulda öğretilmek istenen tüm yeni davranışları öğrenebileceğini ileri sürmektedir.
Blooma göre insanlar arasındaki öğrenme düzeyi farklılıklarının temel nedeni; doğuştan getirilen özellikler olmaktan çok okullarda ki öğretme öğrenme özellikleri ve diğer çevresel etkenler olduğu gözlenmektedir.
Okulda öğrenmeyi bir çok etken etkilemektedir. Bunların bir bölümü, zeka, öğretmenin kişilik özellikleri, ailenin sosyo-ekonomik statüsü gibi öğretme-öğrenme süreçleri ile doğrudan değiştirilemeyecek etkenlerdir.
Diğer bir bölümü ise; öğrencinin ders ile ilgili ön öğrenmelere; ilgisi , tutumu, başarılı olabileceğine ilişkin inancı, öğretim hizmetinin niteliği, gibi okullardaki öğretme-öğrenme süreci yolu ile değiştirilebilir değişkenlerdir.

Bloomun tam öğrenme kuramına göre;
• Bu modelde öğretim sürecindeki zaman esnektir.
• Öğrenmede kalıcılığı sağlamak için sürekli dönüt sağlanmalıdır.
• Öğrencilerin bireysel farklılıkların dikkati alınmalı ve bu farklılıklara uygun etkinlik ve yöntemler uygulanmalıdır.
• Bu modelde öğretmen, öğrenme ortamını oluşturan çevreyi düzenleyen farklı yöntemlere uygulayan bir rehber konumundadır.
• Öğrencinin etkin katılımı önemlidir.
• Modele göre bir ünite tam öğrenmeden diğerine geçilmemelidir.
• Öğretim sürecinde ip ucu, pekiştirme, dönüt ve düzeltmeler etkin olarak kullanılmalıdır.

Tam öğrenme modeline göre öğrenme ürünlerini etkileyen faktörler
• Öğrencinin, yeni kazandırılacak hedef davranışları öğrenebilmesi için gerekli olan ön öğrenmelere sahip olma derecesi
• Öğrencinin, kendisini öğrenmeye verme, öğrenmeye istek ve ihtiyaç duyma, öğrenme için çaba harcama derecesi.
• Uygulamaya dönüşen haliyle öğretim, öğrencinin ihtiyacına uygun olma onun için anlamlı etkili ve yeterli olma derecesi

MİLLER'İN BİLGİ İŞLEM KURAMI


George A. Miller bilgi işlem çatısı ve bilişsel psikoloji için temel olabilecek 2 teorik fikri vardır.

Birincisi Parçalama ve kısa süreli belliğin kapasitesidir. Miller kısa süreli belleğin sadece 5-9 bilgi parçasını tutabileceğini belirtmiştir. Parça burada anlamlı bir birimdir. Bir parça; rakamlar, harfler, satranç pozisyonları, veya insan yüzlerine karşılık gelebilir. Parçalamanın içeriği ve kısa süreli belleğin kapasitesi belek ile ilgili tüm teorilerin temel bir elemanı haline gelmiştir.
İkincisi ise Miller, Galanter& Pribram tarafından sunulan TOTE dir. Miller ve diğerleri TOTE’nin davranışın temeli olan uyaran- tepkinin yerine geçebileceğini belirtmişlerdir. Bir TOTE ünitesinde, amaca ulaşılıp ulaşılmadığına ve amaca ulaşmak için işlemin tekrarlanıp tekrarlanmadığına bakılır. Ve amaç gerçekleşinceye veya bırakılıncaya kadar test-işlem-test çevrimine devam edilir. TOTE; problem çözme ve öğretim sistemleri gibi diğer bir çok teori için temel hazırlar.
Bilgi işlem teorisi insan bilmesinin genel teorisi haline gelmiştir; parçalama fenomeni bilişsel işlemlerin tüm seviyelerinde gerçekleştirilmektedir.
Prensipler;
1) Kısa süreli bellek 7 bilgi parçası ile sınırlıdır.
2) Planlama bilişsel işlemlerde gereklidir
3) Davranış hiyerarşik olarak düzenlenir.

GLASER'İN TEMEL ÖĞRENME MODELİ

Öğrenmenin nasıl olduğunu belirlemek amacı ile içeriğin mantıklı olduğu kadar, psikolojik yönden de analiz edilmesini savunan kuram, davranışların önceden belirlenerek öğretimin bunun üzerine tasarlanmasını savunur.
Bu modele göre öğretim sürecindeki bir çok etkinlik öğretmen tarafından yapılmalıdır. Modele göre dört temel öğe vardır. Bular:
• Hedefler belirlenir.
• Mevcut durumda olması gereken giriş davranışları belirlenir.
• Öğrenme-öğretme etkinliğinin yapılacağı ortam tespiti edilmeli
• Değerlendirme yapılmalı.



Kaynak: Data Yayınları KPSS Kitabı

Glaser 1962’de geliştirdiği ve 1976’da yeniden yorumladığı temel öğretme modelinde öğretme sürecinin dört ana öğeden ve bu öğelerin birbirini izlemesinden oluşur.
HEDEF› GİRİŞ DAVRANIŞLARI› ÖĞRETME YÖNTEMLERİ› DEĞERLENDİRME
Modele göre öğretme, hedefin saptanması ve bunun davranış biçiminde ifade edilmesi ile başlar. Hedef, öğretme sonucunda öğrenciye kazandırılması beklenen bir davranış veya davranış dizisidir. Hedefin belirlenmesinden sonra, ikinci aşamada, öğreneme için gerekli giriş davranışlarının ortaya konması gerekir. Giriş davranışları, bir davranışı veya davranışlar dizisini kazandırmaya dönük öğretme işinde öğrencinin hedefle ilgili olarak daha önce öğrenmiş olması veya öğrencide var olması gerekli özel davranışları içerir. Her yeni öğrenmenin öğrencinin daha önce öğrendiklerine bağlanarak oluşturabileceği ilkesi, öğretme işinin başında, öğrencinin öğrenme ortamına getirdiği davranışların hedef yönünden ayrıntılı olarak saptanmasını gerektirir. Modele göre öğrencinin öğrenme sürecine girebilmesi, o öğrenme türünün zorunlu gördüğü ön koşul davranışlara sahip olması ile mümkündür. Glaser bu özelliği taşıyan davranışlara giriş davranışları adını vermektedir.
Giriş davranışları, yeni öğrenmelerin başlangıç noktalarıdır. Bunları sağlamadan öğretme işine başlayabilmek ve öğrencinin öğrenme sürecinin katılmasını ummak oldukça güçtür. Bu nedenle öğretmenin görevi, her hedef için gerekli önkoşul davranışların öğrencide varolup olmadığını saptamaktır. Öğretmen, önkoşul davranışların varlığına inandıktan veya o davranışları kazandırdıktan sonra öğretme işine başlayabilir.
Modelin üçüncü öğesi, öğretme yöntemlerinin seçimi ve öğretme ortamının düzenlenmesi ile ilgilidir. Bu öğenin katkısı hedefler ve giriş davranışları belirlendikten sonra başlar. Çünkü hedeflerin niteliği ve öğrencilerin hazır olma düzeyi, öğretme durumunun nasıl düzenleneceği ve hangi yöntem ve araçların kullanılacağı hakkında öğretmen ip uçları verir.öğretmen ancak bu iki öğeyi dikkate alarak hedefe ve öğrenciye göre bir öğretme durumu tasarlayabilir.
Modelin dördüncü öğesi ise, öğretme sürecinin sonunda öğrenmenin ne dereceye kadar gerçekleştiğini –hedefe ne kadar ulaşıldığını- anlamak için yapılan değerlendirme işlemidir. Bu işlemin sonunda, öğrenmede eksiklikler kalmışsa tamamlanır; yanlışlıklar düzeltilir, öğrenciye başarısı hakkında bilgi verilir, öğrenmenin istenilen düzeyde gerçekleşmemesine neden olan durumların hangi öğelerle ilgili olduğu araştırılır. Eğer öğrenme istenilen düzeyde gerçekleşmişse bir başak hedefin kazandırılmasına geçilir.
Yukarıda ana hatları ve öğeleri belirlenen Glaser’in temel öğretme modeli, öğretme işlemine genel bir yaklaşım olarak algılanabilir. Glaser bu modelinde her türlü öğretme için gerekli bir model geliştirme peşindedir. 1976’da bu modelle ilişkili olarak, öğretme işine yeni yorumlar getirmiştir. Glaser’e göre öğretimin gerçek amacı öğrencinin öğretilmek istenen davranışın ehliyetle, ustalıkla, keskin ve tutarlı olarak yapmasını sağlamaktadır. Bunun için mükemmel olarak öğrenilen performansların nasıl öğrenildiğinin ve öğrenme sırasında bu tür yeterlilik değildir. Ayrıca öğrenciler birbirlerinden farklı bilişsel yapı ve süreçleri kullanılarak öğrenmektedirler. İçeriğin mantıksal analizine dayalı bir yaklaşım, öğrencilerin psikolojik yapı ve süreçlerine denk düşmeyebilir. Öğrenme işinde, öğrencilere performansın ehliyetle yapılmasını sağlayan bilişsel süreçlerin kazandırılması gerekmektedir.
Glaser ayrıca, öğrenmeyi düzenlemenin yapılaştırma ve basitleştirmeyi gerektirdiğini, bu nedenle bilim adamları için geçerli olamayacağını; öğrenme işinin düzenlenmesinin en iyi sınıftaki öğretmen tarafından oluşturabileceğini ileri sürmektedir. Bu açıdan öğretim işinin değerlendirilmesinde yalnız ürünün değil, öğrenmenin hangi koşullar altında oluştuğunun da dikkate alınması gerekmektedir.

Kaynak: http://www.odevsel.com/egitim/2593/1-ogretim-ve-ogrenme-kavramlari.html

GAGNE'NİN ÖĞRETİM DURUMLARI BODELİ

Gagne ye göre öğrenme yalnız dış etkilerle değil, iç etkenlerin de etkisi ile oluşmaktadır. Öğrenme sürecinde etkili olan iç etkenlerin belli başlıları öğrenenin daha önce öğrenmiş olduğu bilgiler, zihinsel beceriler ve bilişsel stratejilerdir.
Gagne bunlara kişinin duyuşsal özelliklerini de eklemiştir. Bunlar ilgi, tutum ve değerlerle ilgili olan duyuşlardır.
Gagne öğrenmede iç etkenlerin rolünü ortaya koyması yanında öğretmenler için çok yararlı olabilecek yeni görüş ve ilkeler de geliştirmiştir. Bunlar
• Gagne ye göre birbirinden farklı öğrenme ürünleri vardır. Öğretme sürecinde hangi tür öğrenme ürünlerinin kazandırılacağının önceden bilinmesi öğretim işinin planlanmasını kolaylaştırmaktadır.
• Öğrenme birikimli bir süreçtir. Yeni öğrenmeler daha önceki öğrenilmiş bilgi ve beceriler üzerine inşa edilmektedir. Örneğin öğretmen bir ilkenin öğretimi ile ilgileniyorsa öğrencilerin söz konusu ilke ile ilgili kavramları bilip bilmediklerini kontrol etmek zorundadır.



GAGNENİN ÖĞRENME KATAGORİLERİ(ÜRÜNLERİ
1. Dikkat etmek
2. Öğrenmenin amaçları hakkında bilgi toplamak
3. Daha önceki öğrenilenleri hatırlatarak uyarmak
4. Yeni uyaranları sunmak
5. Öğrenmede rehberlik etmek
6. Performansı ortaya çıkarmak
7. Geri bildirim vermek
8. Performansı değerlendirmek
9. Akılda tutmayı ve bilgi transferini geliştirmek

• Gagnenin getirdiği yaklaşım, öğrenme sürecinin en sonunda ulaşılacak hedeflerden başlayarak geriye doğru gitmek sureti ile öğretimin planlanmasını sağlamaktadır.
GAGNENİN ÖĞRENME PRENSİPLERİ

 Farlık öğrenme hedefleri için farklı öğretimler gerekir.
 Öğrenme ortamlarını oluşturarak öğrenmenin öğrenen üzerinde gerçekleşmesi sağlanmalıdır.
 Her öğrenme sonucu için özel öğretim işlemleri yapılmalıdır.
 Öğrenme sıralaması, zihinsel becerileri ve öğretimin mantıklı bir sıraya konulması için gereklidir.
Kaynak: Data yayınları KPSS kitabı.

26 Şubat 2011 Cumartesi

Öğretim Tasarımı Nedir ?

Eğitim, sadece belirli davranışların kazandırıldığı bir yapı değil aynı zamanda öğretim yaşantılarının sınırlandırıldığı, organize edildiği ve aralarında bulunan somut ilişkilerin belirlenerek belli bir plan dahilinde uygulandığı bir sistemler bütünüdür.
Tasarım ise, belli bir konuda yapılması gereken faaliyetleri belli bir plan çerçevesinde uygulamaktır. Diğer bir ifade ile tasarım kısaca, yeni bir ortam için bilgilerin planlanması, organize edilmesi ve etkili olarak uygulanması faaliyetleridir. Tasarımın genel amacı, var olan sistemi ya da yapıyı günün ya da çevrenin şartlarına göre değiştirmektir. Bu amaç var olan bilgilerin sentezlenmesi ve faaliyetlerinin organize edilmesi olarak algılanabilir. Tasarım faaliyetleri ile değişimler meydana gelmektedir. Bu değişimler oluşturulurken dikkat edilmesi gereken nokta, bir bütün içinde etkili olarak çalışan unsurların değiştirilmeden uygulanmasıdır. Bu faaliyetlerin adı eğitim içinde "öğretim tasarımı" (instructional design) olarak bilinmektedir.
Öğrenmeyi sağlamak için öğretim materyallerinin ve öğretim sisteminin yönlendirilmesi olarak tanımlanabilir.
Bir süreç olarak öğretim tasarımı, “belirli bir hedef kitlenin eğitim gereksinimlerinin saptanması ve bu gereksinimleri giderebilmek amacıyla işlevsel öğrenme sistemlerinin geliştirilmesidir.” Başka deyişle, öğretim tasarımının amacı, öğrenmeyi destekleyecek koşulları içeren etkili bir sistem ortaya koymaktır.
Eğitimde ürünler çok geç alındığı için de en ufak bir hata büyük maddi ve manevi kayıplara neden olmaktadır. Buna paralel olarak, eğitimde yapılan bir hatanın düzeltilmesi için yıllar gerekmektedir. Bunun için eğitimcilerin, eğitim-öğretim faaliyetlerinde çok dikkatli ve titiz davranmaları gerekmektedir.
Yaşam boyu devam eden genel eğitim süreci içinde farklı konum ve düzeylerdeki insanların öğrenme gereksinimlerini karşılamak üzere öğretim tasarımı yapıldığında, doğal olarak gereksinimlerin niteliği ve hedef kitlenin özelliklerinden kaynaklanan bazı farklılıklar olacaktır. Nitekim, son yıllarda, öğretim tasarımı çalışmalarını etkileyen değişkenlerin sayısı alabildiğine arttığı için, bunların bir yansıması olarak, tasarım sürecinde karmaşık uygulamaya başlanmıştır. Öğretim tasarımı çalışmalarında yararlanılan birçok model olmakla birlikte, bunların çoğu, öğretim tasarımının temel işlev ve aşamaları konusunda birleşmektedir.